Trabzon’dan Almanya’ya bir uçuş hikayesi
TRABZON – 1935 yılında Trabzon’un Tonya ilçesinde doğan Şefik Karagüzel çocuk yaşlarda başlayan uçma hayalini Almanya’da gerçekleştirdi.
15 yaşında ailesi ile birlikte Zonguldak’a göç eden Karagüzel, ilk uçma deneyini burada yapmıştı. Bulduğu bir motor ile helikopter yapmaya çalışan Karagüzel’in bu denemesi başarısız olsa da hayalini geçekleştirmekten vazgeçmedi.
1958 yılında İstanbul’da Etiyapı fabrikasında çalışmaya başlayan Karagüzel, motor mekaniğini öğrenmek için Almanya’nın Münih kentine gitti. Burada 8 ay eğitim alan Karagüzel daha sonra Türkiye’ye dönse de onun uçma ve teknoloji merakı 1960’da temelli Almanya’ya göç etmesine sebep oldu.
Köln şehrinde Ford fabrikasında çalışmaya başlayan ve o dönem Almanya’ya yeni gelmeye başlayan Türk işçilere tercümanlık yapan Karagüzel, asıl merakı uçak yapımına yöneldi. Bir firmada hafif uçak yapımına başlayan Karagüzel, bu alanda Almanya’nın öncülerinden biri oldu.
Uçak merakını anlatan Karagüzel, “15 yaşında yaptığım ilk helikopter ile ilkokulun duvarına çarptım. Okul duvarı büyük hasar gördü ve babamdan büyük azar işittim. 1958’de çalıştığım Etiyapı fabrikası beni Münih’e motor kanatmayı öğrenmem için gönderdi. 8 ay kalıp döndükten sonra 1960’ta Köln’de Ford fabrikasına girdim. O dönem Almanlar bizlere ‘gastarbeiter’ yani misafir işçi diyordu. Çünkü birkaç yıl çalışacak para biriktirip ülkemize geri dönecektik. Daha sonra uçak yapımında çalışmaya başladım” dedi.
Küçüklüğünden beri uçmaya meraklı olduğunu söyleyen Karagüzel, ‘’ Ben Almanya’da ‘ultralight’ yani ‘çok hafif’ uçakların öncülerinden biriyim. Almanya’da o işin tutunması, yapılması için büyük gayret verdim. Benim yaptığım 5 tane uçak var. Helen Almanya’da uçuyorlar” ifadelerini kullandı.
TRABZON’A UÇUŞ HAYALİ İZİNLERE TAKILDI
Uçak yapımına başladığında en büyük hayalinin Almanya’dan Trabzon’a gitmek olduğunu söyleyen Karagüzel, resmi izinlerin alınamamasından dolayı bu hayalini gerçekleştiremediğini dile getirdi. Uçuşa başladığı ilk yıllarda istedikleri yere inip kalkabildiklerini fakat daha sonra bunun mümkün olmadığını ifade eden Karagüzel, o dönemi şu sözlerle anlattı:
“Benim ilk uçağın bu izinleri yoktu. O yüzden ikincisini yapmak zorunda kaldım. Onunla Trabzon’a gitmek ve oradan da doğduğum yer olan Tonya’ya geçmek gibi bir projem vardı ve Alman WDR televizyonu beni takip edecekti. Sovyetler Birliği henüz dağılmamıştı ve Yugoslavya parçalanmamıştı. Arnavutluk’a inip kalkma izni için uğraştım onu vermediler. Yukarda Macaristan üstünden dolaşmayı istedim o da olmadı. İtalya’dan Yunanistan’a geçsen, yük sınırından dolayı yeterince benzin alınca denize düşünce barınacak teşkilatı alamıyorsun, teşkilatı alırsan ise yeterli benzin alamıyorsun. O engelden dolayı o uçuş mümkün olmadı.”
O dönemki hayali basına da yansıyan Karagüzel’in Trabzon’a uçuş planıyla ilgili 27 Ağustos 1969 tarihinde Milliyet gazetesinde Orhan Türel imzalı “Şefik 16 saatte uçak ehliyeti aldı” haberi çıktı.
Haberin ayrıntılarında Karagüzel’in, 7000 marka bir uçak alıp Türkiye’ye gelmek istediği yazıyor.
UÇAKLA ORMANA ÇAKILDI
1970 yılında yapmış olduğu ikinci uçak ile ölümcül bir kaza geçirdiğini anlatan Karagüzel, ormana çakıldığını söyledi.
Karagüzel, “Gençliğimin verdiği hevesle Köln’den Frankfurt’a uçtum. Oradaki arkadaşların yaptığı bir gösteriye ben de katılmak istedim. O zaman iniş kalkış parası 1 buçuk marktı. 1 buçuk markı ödemeyi unuttuğum için kayıtlı olduğum kulüpten bunu yazılı olarak isteyeceklerini biliyordum. Hem benimle dalga geçerler, utanırım hem de bir kahve içerim diyerek havaalanına geri döndüm. Havaalanına inerken başka bir uçak daha iniyordu. Ben o uçağın arızalı olduğunu ve bana verilen iniş müsaadesinin kalktığını telsizden duymadım. İnecek olan uçak arızalı olduğu için ona iniş hakkı tanıdılar. O sırada inerken onunla çarpışmayayım diye kaçtım. Sanırım o an ürkeklik yapmıştım. Muhit olarak da yabancı olduğum bir bölgeydi ve ormana çakıldım” sözlerini kullandı.
RÖNTGENLER KARIŞINCA YOĞUN BAKIMDA YATTI
Asıl hikayenin bundan sonra başladığını söyleyen Karagüzel, röntgenlerinin başka bir hasta ile karışması sebebiyle bir süre yoğun bakımda kaldığını söyledi. Uçakla çakıldıktan sonra hastaneye kaldırıldığını söyleyen Karagüzel, sözlerine şöyle devam etti:
“Aynı hastaneye kaldırılan başka bir adam da attan düşmüş. Onun da ayağı üzengiye takılı kalmış. At da onu 500 metre kadar sürüklemiş. Adamın kırılmayan yeri kalmamış. O sırada da röntgenlerimizi çeken hemşire de ‘uçaktan düşenin daha çok kırığı vardır’ düşüncesiyle kırıkları olduğu röntgenin benim olduğunu düşünmüş. Röntgenlerimizi karıştırmış. Haliyle beni yoğun bakıma aldılar. Onu da diğer odaya aldılar.
Uyandığım zaman kendimi bir tahtaya bağlanmış şekilde buldum. Beni çözün diye itiraz ettim. Başhekim bana ‘Seni çözersek patates çuvalı gibi buraya yığılırsın, senin her tarafın kırık’ dedi. Ardından kendi arzumla tahtadan çözüldüğüme dair benden onay imzası aldılar. Ayağa kalkmaya çalıştım. Bunu gören başhekim beni tekrar geri yatırdı ve röntgen çekimi için geri götürdü. Röntgenden anladılar ki her yeri kırık olan adam ben değilim. Kırıkları olan adam normal yerde yatıyor ve ben yoğun bakımda yatıyorum. Kırıklarım olmadığı anlaşılınca beni yoğun bakımdan alıp adamcağızı yoğun bakıma yatırdılar.
Kazadan sonra doktorlar, uçak korkum oluşmasın diye hastaneden çıkar çıkmaz tekrar uçmamı önerdiler ve ben de aynen dedikleri gibi yaptım. Hastaneden çıkar çıkmaz tekrar uçmaya başladım. Uçtuğum uçak paramparça oldu ama sigortalı olduğu için herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Ondan sonra yeni bir uçak yaptım. Benim hafif uçaklarla uçma hikayem de o zaman başladı. Yaptığım uçakla buralardaki büyük çayırlarda inip kalkmaya başladım. Bunun üzerine Almanlar hemen belge ve ehliyet aramaya başladılar. Böylece en hafif uçaklarla uçmaya başladık.’’
‘UÇAKLARIM ALMANYA’DA HÂLÂ UÇUYOR’
Karagüzel’in yaptığı uçaklar Almanya’da uçmaya devam ederken kendisi de uçma sevdasından vazgeçmedi.
Karagüzel, “Almanya’da yapmış olduğum 5 adet uçak hâlâ uçuyor. Henüz daha kaza geçiren de olmadı Allah’a çok şükür. Yaptığım uçaklar tek kişilik spor uçak ve çift kumandalı eğitim uçağı olarak kullanılıyor. Şimdi yaşım 89 ve tansiyonumdan dolayı tek başıma uçma iznim yok ancak bazen hafta sonları arkadaşlarımla gidip sağa sola ufak tefek uçuyorum” diye konuştu.